Manşet: Aslında içimde çok zeki biri yatıyor, yatıyor işte sorun orada. Bok altın olsaydı fakir götsüz doğardı. +Anne, ben evlatlık mıyım? -Evlatlık olsan seni mi seçerdik! Kafataslarında beyin yerine tilki taşıyan kızlar var. Aslında...
Manşet: Sinirlenince telefonu yavaşça yere bırakıp kendimi son sürat duvara fırlatıyorum. Yarasa güzel hayvan ama yaramıyor. Çekirgeyi salıverdim çarşamba geri aldım. Bir saattir Mustafa Ceceli es dinliyorum yine esmiyor. İnternet bağımlısı olduğumu söylüyorlar, çokta...
Manşet: Canım helva çekti. Keşke ölsen. En acı on nedir? Biberon. + Sandalye boş mu? – Hayır, Arçelik. Yağmur yağmış, kar peynir! Bok altın olsaydı fakir götsüz doğardı. Saçınızı nasıl keselim? -Sessiz! + En sıcak...
Manşet: Seninle cerrahi ödüldür bana, sensiz hemşire odası bile sürgün sayılır. Hayat nasıl gidiyor? Stabil! Hayaller tatilde, hayatlar acilde. Görünmeyen damarda bile sen varsın. Aşk, tanısı konulamayan bir hastalık gibi. Buralarda umutlar kelebeğin ömrü kadar....
Keşke bildiğimi okumak yerine, bilmediğimi okusam. Eğer aileniz hiç çocuk sahibi olmadıysa, büyük ihtimalle siz de piyangosunuz. Ne güzel, senin zeka sorunun yok. Çünkü senin zekan yok. Anlamam mozartın senfonisinden, yanık yanık çalan telde...
Zorla güzellik olmaz, estetikle olur. Mutluluk herkesin hakkıysa biri benim hakkımı yiyor kesin. Sol kulağını kapatırsan sağduyulu olursun. +Anne gidiyorum buralardan… –Giderken çöpü de götür, unutma. Delete tuşuna parfüm sıktım, kokulu silgim oldu. Ayıya...
Edison elektriği buldu, faturasını biz ödüyoruz. Bahtım o kadar kapalı ki otomatik kapı bile beni görünce kapanıyor. Son gülen hep sen olacaksın. Çünkü her şeyi geç anlıyorsun. Reklamların en heyecanlı yerinde film koymalarına sinir...
Maaşın ne kadar çok olursa olsun naaşına bir pamuk yetiyor. Dokuz parmağında dokuz marifet var. Bir parmağıyla hep burnunu karıştırıyor. Nöbetçi eczane gibiyim, bütün hastalar beni buluyor. Futboldan pek anlamıyorum. Bana en yakın gelen...
